Tonguç AKARCA
3 min readMay 9, 2023

--

Din zengin bireyin arayışıdır..

“Bir kadın Buddha’ya gider. Çocuğu ölmüş olduğu için ağlamaktadır. Dul olduğu için asla başka bir çocuğa sahip olamayacaktır. Bütün sevgisini ve ilgisini verdiği tek çocuğu ölmüştür. Buddha’ya gidip ağlar ve çocuğu geri getirmesini ister…

Buddha gülümsedi ve ona dedi ki: “Kente git ve bütün evleri gez. İçindeki hiç kimsenin asla ölmemiş olduğu bir ev bulup onlardan birkaç hardal tanesi al.”

Kadın aceleyle kente koşup tek tek bütün evlerin kapılarını çaldı. Nereye giderse gitsin ona, “Sana istediğin kadar hardal verebiliriz. Ama bu aradığın şarta uymaz çünkü bizim evimizde birçok kişi öldü. Kadın, deli olma! Buddha sana bir oyun oynamış. Bütün yeryüzünü de gezsen, kimsenin ölmemiş olduğu tek bir ev bile bulamazsın” dediler.

Ama kadın umut içinde aramaya devam etti. “Belki vardır” dedi. “Kim bilebilir ki? Belki ölümle hiç karşılaşmamış bir ev vardır.”

Bütün gün boyunca gezip durdu. Akşam olduğunda artık içinde büyük bir anlayış belirmişti: “Ölüm yaşamın bir parçasıdır. Ölüm normaldir. Kişisel bir şey değildir, sadece benim başıma gelmiş kişisel bir felaket değidir.” Bu anlayışı edinmiş halde Buddha’ya gitti.

Buddha ona, “Hardal taneleri nerede?” diye sordu. Kadın gülümsedi ve “Başardın!” dedi. Buddha’nın ayaklarına kapanıp, “Beni kabul et. Asla ölmeyecek olanı bilmek istiyorum. Çocuğumun geri gelmesini talep etmiyorum, çünkü o bana geri gelse bile yeniden ölecek. O halde bunun anlamı ne? Bana öyle bir şey öğret ki, asla ölmeyecek olanı içsel olarak bileyim.”

Buddha’nın yaşadığı zamanda Hindistan neredeyse Amerika’nın şu anda sahip olduğu konumdaydı. Hindistan dünyanın altın kuşu olarak bilinirdi ve gerçekten de öyleydi. O zamanların en zengin ülkesiydi. Din, sadece bir ülkenin refah içinde olduğu zamanlarda çiçek açabilir, asla başka bir zamanda değil. Çünkü sadece zengin olduğun zaman umutların yok olur. Sadece o zaman umutsuz olursun. Dışarıda gidebileceğin başka bir yol kalmaz. Bütün yolları sonuna kadar görmüşsündür. Yapacak başka bir şey yoktur ve gözlerin otomatik olarak içe döner.

Bir ihtiyaçlar hiyerarşisi vardır. Bu hiyerarşide fiziksel ihtiyaçlar temel konumda yer alır. Psikolojik ihtiyaçları fark edebilmen için önce fiziksel olanları karşılamalısın. Aç bir insan sadece yemekle ilgilenir. Bu doğaldır ve bunda yanlış bir şey yoktur. Ama açlığın ortadan kalktığında, bedenin ısındığında, içinde yaşayacağın bir eve sahip olduğunda birdenbire yeni şeylerle, daha önce hiç ilgilenmediğin şeylerle ilgilenmeye başlarsın. Müzikle, edebiyatla, sanatla, felsefeyle… Bunlar psikolojik ihtiyaçlardır. Güzel şeyler hakkında düşünmeye başlarsın. Zihinsel ihtiyaçlar da tatmin edildiğinde üçüncü bir tip ihtiyaç ortaya çıkar. İşte onun adı dindir. O tanrısallık ihtiyacıdır, ruhsallık ihtiyacıdır. O en yüksek ihtiyaçtır.

Eğer aç bir insan Tanrı ile ilgilenirse, ondan gerçek bir tanrısallık çıkmaz. Onun Tanrı’sı sadece bir gıda sağlayıcı olacaktır. O insan Tanrı’ya, “Bana bugünkü ekmeğimi ver” diyecektir. Hıristiyan dualarında bu ifadenin geçmesi garip değildir: “Bize bu günkü ekmeğimizi ver.” Buddha bunu anlayamazdı, Krishna böyle bir duaya anlam veremezdi: “Günlük ekmeği vermek mi? Bu saygısızca görünüyor.”

Ama İsa, kendisi de yoksul biri olduğu için yoksullara aittir. O, yoksul insanlara öğretirdi…. İsa’nın takipçilerinin onun mucizelerinden bahsetmesi tesadüf değildir. O mucizeler nelerdir? Öncelikle, fiziksel şeylerdir. Kör bir adamın gözlerinin açılması, hasta bir kişinin şifa bulması ya da İsa’nın taşı ekmeğe çevirmesi gibi mucizeler… Bunu bir düşün, bu mucizeler bir şeye işaret ediyor. İsa, taşı şiire çevirmedi, ekmeğe çevirdi. İsa taşı müziğe çevirmedi, ekmeğe çevirdi. Suyu da şaraba çevirdi.

Buddha ile ilgili böyle mucizelerimiz yoktur. Ortada mucize vardır ama onlar tamamen faklıdır. Hiyerarşiyi hatırla… Eğer kadın Mesih’e gitmiş olsaydı yaşanacak mucize, tıpkı Lazarus için olduğu gibi, Mesih’in ölü çocuğa dokunması ve onu yeniden diriltmesi olurdu. Peki, Buddha ne yaptı?… Bu tamamen farklı bir öykü…”

--

--

Tonguç AKARCA

Gündemdeki ilginç haberler, tartışma yaratan konular, ve enteresan olaylar üzerine kendi üslubumda yorumladığım videolar yayınlıyorum.